Fatma KOYUPINAR

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 27 Nisan 2006

 

Şehit Düştüğü Yer: İstanbul Şişli

 

Doğduğu Tarih: 22 Şubat 1972

 

Doğduğu Yer: Gaziantep

 

Mezar Yeri: Gaziantep

 

 

F Tipi hapishanelere ve tecrit politikasına karşı sürdürülen Büyük Direniş'te şehit düştü. Direnirken «ben son olayım» demişti. Gerçekten de direnişin sonuncu şehidi oldu. Ölüm orucuna başladığında tutsaktı. Sonra tahliye edildi, direnişini dışarıda, Şişli direniş evinde sürdürdü. Ve orada 27 Nisan saat 20.20'de ölümsüzleşti.

 

22 Şubat 1972'de Gaziantep'te doğdu Fatma. Kürt-Alevi bir ailenin on çocuğunun dokuzuncusuydu. 12 Eylül cuntasının hüküm sürdüğü yıllarda ilkokuldaydı. '80 darbesinin gençlik üzerindeki politikalarını ortaokul ve lise yıllarında yaşamasına rağmen, değerlerini korudu.

İlkokuldan itibaren okumak için çalışmak zorunda oldu hep. Üniversiteye kadar hem okulu, hem işi bir arada yürüttü. Çocuk emeğinin acımasızca sömürüldüğü şeker, baharat atölyelerinde çalıştı.

Lisedeyken Gaziantep Özel Tip Hapishanesi'ne açık görüşlere gitmeye başladı. Hapishaneye ilkin başka bir davadan bir tutsağı görmeye gitmişti, ama onun yaşamını değiştiren Devrimci Sol tutsaklarıyla tanışması oldu. Artık onun yaşamında hep Devrimci Sol olacaktı.

Gaziantep Üniversitesi MYO İnşaat bölümünü kazandı. Okulda TÖDEF, DEV-GENÇ çalışmalarına katıldı. '90 yılı 6 Kasım YÖK boykotu çalışmalarını sürdürürken gözaltına alındı. O artık oligarşinin gözünde düşünceleri yok edilmesi gereken biriydi. Tutuklanıp Antep E Tipi'ne konuldu.

1991'de tahliye oldu. '91 sonbaharında illegal örgütlenme içinde yer almaya başladı. 12 Temmuz katliamı yaşanmıştı. Katliam haberini de Sevgi Erdoğan'la birlikteyken öğrendi. Sevgi yoldaşımızın tavrı, soğukkanlılığı, öğreticiliği, kişiliği onun kararlılığını kesinleştirdi.

16-17 Nisan operasyonu ile gözaltına alınıp tutuklandı. Ve uzun tutsaklık yılları başladı.

1992 Nisanından 2001 Ekimine kadar ki tutsaklığında Buca, Ümraniye katliamlarını, '96 Ölüm Orucu'nu ve 19 Aralık katliamını yaşadı.

2001'de tahliye olduğunda onun için her şey netti. Devrim için yaşayacak, devrim için ölecekti. 2002 yılında askeri alanda istihdam edildi. 2003 Ekiminde 3. kez tutuklandı, önce Bakırköy Hapishanesi oradan da Gebze M Tipi'ne sevk edildi.

Daha F Tipi saldırısı ilk gündeme geldiğinde ölüm orucu gönüllüsüydü. Her yeni ölüm orucu ekibinde gönüllüğünü tekrarladı. Ve nihayet 12. Ölüm Orucu ekibinde kızıl bandını kuşandı ve 354 gün o bandı alnında onurla, kararlılıkla, cüret ve fedakarlıkla taşıyarak ölümsüzleşti.

 

 

***

 

FATMA KOYUPINAR'IN BANT TAKMA TÖRENİNDEKİ

KONUŞMASI

 

"Yoldaşlar

Bugün Selmamız'ın mevzisinde, Fidanımız'ın adıyla yola çıkıyorum. Yürüyeceğim bu onurlu yolda bandım namusum, ML'me, sosyalizme ve Parti-Cephe'mize olan inancım, gücüm, şehitlerimize ulaşmak zaferim olacak.

Yoldaşlar,

Bugün konuşacak-söylenecek çok sözümüz var. Emperyalizmin bütün dünya halklarını teslim almaya çalıştığı, halklarımızın AB safsatalarıyla köle yapılmaya çalışıldığı böyle bir süreçte, emperyalizmin ve oligarşinin ve de sol adına pazarlanan her türlü sapmanın karşısında bükülmeyen bir iradeyle dimdik durmanın, dünya halklarına umut olmanın onurunu taşıyoruz. Bundan sonra da bu onur hep bizim olacak. Ben de bu onurun ve haklı gururun yaratıcısı olan Parti-Cephemizin bir üyesi olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Yoldaşlar,

5 yıldır süren destanımız içinde nice kahramanlıklara tanık olduk. Her koşulda direnmenin, baş eğmemenin dünyadaki eşsiz örneklerini yarattık. Oligarşi çaresizlikle saldırıyor. Bugün karşımıza yeni yasalarla çıkıyor. Ama hangi yasalarla hangi politikalarla çıkarsa çıksın yenilecek olan oligarşinin iradesi, kazanacak olan bizim Parti-Cephemizin iradesi olacak. Tarih hiç bir döneminde devrimci iradenin, inanmış insan iradesinin yenildiğine tanık olmadı, olmayacak. Bizlerde bugün Fidan Kalşen ekibimizle oligarşinin karşısında yeni bir barikat olacağız. Ve yine ölen ama yenilmeyen olacağız. Emperyalizmin ve oligarşinin karşısına Fidanca dikilecek, zaferimizi Selmaca karşılayacağız.

Ben de çıktığım bu yolda tarihimize olan güvenle ve tarihimizin yüklediği bu sorumlulukla yürüyeceğim. Dünya halklarının umudu benim umudum, yoldaşlarımın gözlerindeki ışıltı gücüm, şehitlerimiz varılacak hedefimdir.

Yoldaşlar,

Bugünün benim için bir başka anlamı, yüklediği bir diğer sorumlulukta analarımıza karşıdır. Gülsüman'ı birebir tanıyorum. O İdil olmak istiyordu. Başardı. Ben de mitralyözümün bir mermisi olacak, Gülsüman'ın dediği gibi yaşamın onurlu yanını temsil edeceğim. Bugün Gülsüman'ın, Şenay'ın ve bütün analarımızın önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, analarımıza söz veriyorum. Ben de umudun analarından biri olacağım.

Yoldaşlar 5 yıldır çok şey söylendi. Ama beynimize kazınan umudumuzu hep en yükseklerde tutan sözleri 118 yoldaşımız söyledi. Biliyor ve inanıyorum ki benim burada söylediğim sözlerde 118 yoldaşımın yanına ulaştığımda anlamını bulacak.

Yoldaşlar sözlerimi Fidan'ın 19 Aralık'ta söylediği son sözlerle bitirmek istiyorum. Partim bana böyle bir görev verdiği için çok mutluyum. Partime çok teşekkür ediyorum. Halkımı, yoldaşlarımı, önderimi çok seviyorum. Sizleri Fidanca selamlıyorum.

 

YAŞASIN FEDA SAVAŞIMIZ !

YAŞASIN ÖLÜM ORUCU DİRENİŞİMİZ !

YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ-CEPHESİ

YAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN KARATAŞ

 

9 Nisan 2005

12. Fidan Kalşen Ölüm Orucu Savaşçısı FATMA KOYUPINAR

 

***

 

Fatma Koyupınar'ın Son Yazıları-1:

 

YOLDAŞLARIMA

 

Yoldaşlar sizi çok ama çok seviyorum. Sizlerin yoldaşı olmanın onurunu, gururunu ve mutluluğunu taşıyorum.

Ben bütün yaşamım boyunca hep gülen, mutlu bir insan oldum. Mutluluğun gerçek anahtarını ise Partimle tanışmamla buldum. Hakikatin yolu partinin yoluydu. Çünkü; kişiliğimi, yaşamın gerçek anlamını bu büyük eşsiz aile içinde öğrendim. Zaaflarım, eksiklerim, gerilemelerim, düşmelerim oldu. Ama beni ayağa kaldıran hep Partim ve yoldaşlarım oldu.

Sizlere ne söyleyebilirim ki böyle bir ailenin içinde olmakla şanslı olduğumuzu söylemek dışında. Gerçekten de bu büyük bir şans. Aradığımız herşey fazlasıyla var Partimiz'de, Partimiz'in politikalarında, değerlerinde, geleneklerinde. Yeter ki biz bulmak isteyelim, almak isteyelim. Sonsuz bir kaynağa sahibiz. Öğrenerek bitiremeyeceğimiz bir kaynak elimizdeki. Dalalım içine bu kaynağın.

Yoldaşlar, her biriniz farkında olun ya da olmayın partiyi oluşturan insanlar olarak, halklarımızın umudu, emperyalizmin korkususunuz. Bu çok büyük bir güç. Bu gücü her zaman hissetmelisiniz. Bu geleceği temsil etminin gücüdür. İşte bizi biz yapan, kişilik olarakta büyüten bu gücümüzü her zaman her yerde, her şart altında görüp hissetmenizdir.

Bunu hissetmek tarihimizi öğrenmekten, partimizin politiklarını kavramaktan hayata geçirmekten yani partiyle bütünleşmekle mümkün. Sonsuz öğrenme isteğiyle dolu olmalıyız yoldaşlar.

Yoldaşlar bunlar size son sözlerim ama veda sözlerim değil. Çünkü sizden hiç bir zaman ayrılmayacağımı biliyorum. Bir halk düşmanını cezalandırırkenki öfkenizde, bir çocuğu severkenki gülüşünüzde, bir yoldaşımıza sarılırkenki sevginizde, bir yazı yazarkenki düşüncenizde, çektiğiniz halaylardaki coşkunuzda ben de olacağım. Sizleri olanca inancımla sımsıkı kucaklıyorum.

 

***

 

Fatma Koyupınar'ın Son Yazıları-2:

 

HALKIMA, HALKLARIMIZA

 

Halkım sizi çok seviyorum. Sizi çok sevdiğim için gülerek gidiyorum ölüme. Acıdır ölüm, gülünmez ölüme. Ama ben gülerek gidiyorum. Çünkü ölümle umut olacağımı, feda ateşimin halkımın umut ateşi olarak büyüyeceğini biliyorum.

Ucuzdur bizim topraklarımızda ölüm. Dört bir yandan ölüm yağar üstümüze. Ucuzdur insan yaşamı. Çocuklarımız yetersiz beslenmeden ölür yaşını tamamlamadan. Çadırlarda tüp zehirlenmesinden ölür. Emeklimiz maaş kuyruğunda ölür. Bingöl'de, Erzincan'da, Gölcük'te, Afyon'da depremden ölür onbinlerimiz. Kürdistan'da köylerle yakılır köylülerimiz, Ege'de tütünde ölür. Tren kazalarında yüzlerle ölür. Maden ocaklarında göçüklerde.

Her gün ölüm acısı yağar üstümüze. Gençlerimiz işsizlikten ölür günde bin kere, babalar evine ekmek götüremediğinin kahrıyla ölür. Analar "açım" diyen çocuklarının kursağına bir lokma koyamamanın çaresizliğiyle ölür. Genç kızlarımıza fuhuşla "zengin" bir yaşam dayatılır rezilce.

Daha o kadar çok çeşidiyle yaşarsınız ki acıyı, zulmü, yoksulluğu ve ölümün her çeşidini.

Alınterimizden, yoksul sofralarımızdan çaldıklarıyla, akan kanlı gözyaşlarımız üzerine kurarlar saltanatlarını. Saltanatlarının adı kimi zaman "Demokratik Türkiye" olur kimi zaman "herkese üç anahtar" olur. Kimi zaman "Laik düzeni koruyacağız" olur, kimi zaman "ılımlı islam" olur. Saltanatları için rezilce her yalanı söylerler. Bağımsızlık derler vatanı parsel parsel satarlar, bayrak derler topraklarımızdaki yüzlerce ABD üssünde ABD bayrağı dalgalandırırlar. Müslümanlık derler, müslüman Irak'a yağan binlerce bombayı bizim topraklarımızdan kalkan uçaklara yüklerler.

Korkarlar farkında olmadığımız gücümüzden. "Artık yeter" deyip ayağa kalkmanızdan korkarlar.

Alevi-Sünni derler, Kürt-Türk derler birbirine düşürürler. Korkularından yasalar çıkarırlar her bir ilçeye bir hapishane yaparlar. Emeğini isteyen işçi, hakkını arayan köylü, parasız bilimsel eğitim isteyen öğrenci, düşünen aydın "terörist olur", "vatan haini" olur. Düşünmeyin, konuşmayın, hakkınızı aramayın diye tecrit, sansür yasalarıyla onlarca yıllık hapis cezalarıyla tehdit ederler. Bizim ödediğimiz vergilerle meydanlarda üzerimize salmak için, bizi katletmeleri için katiller beslerler.

Saltanatları sürsün diyedir her şey. Halk uyanmasın diyedir. Yoksulluğuna, zulme boyun eğsin, çaresiz kalsın diyedir. Halkın umudu kalmasın ki cümle emperyalistle, bir avuç uşağı vatan topraklarında zevk sefa içinde yaşayabilsin diyedir.

Bir halk ekmeksiz yaşar ama umutsuz yaşayaşamaz. Kurtuluş savaşında ekmeksiz çarpıştı cephelerde. Kastamonu'da cepheye aç kadınlarımız taşıdı top mermilerini, Antep'te ağaç kabuğu dişledi ama bırakmadı elindeki tüfeği. Çünkü vatanın kurtuluşu için, kurtulacağı günün umuduyla savaşıyordu.

İşte bu gün de vatan işgal altında ve biz 2.Kurtuluş Savaşımızı veriyoruz. Halkımız sömürülmesin, vatanın Amerikan üsleriyle, politikalarıyla, işgali-talanı son bulsun diye savaşıyoruz. Ekmeğimiz, toprağımız, bağımsızlığımız için savaşıyoruz. Bunun için ölüyoruz hapishanelerde, dağlarda, şehirlerde.

Saltanat sahipleri, vatan hainleri, ABD uşakları sesimiz size ulaşmasın, kurtuluş savaşının umuduyla yürekleriniz dolmasın diye kör hücrelerde boğmaya çalışıyorlar sesimizi.

5 yıldır 119 kere öldük tecrit hücrelerinde teslim olmadık, 119 canımızla büyüttük umudun ateşini.

Çünkü biz halkımızı, vatanımızı uğruna ölecek kadar çok sevdik.

Ben de size olan sevgimle yürüyeceğim alevin ortasına. Halkımın umut ateşi sönmesin diye koyacağım canımı. Fedamla haykıracağım ben de "halkı teslim alamazsınız", "Bu ülke topraklarında teslimiyeti yeşertemezsiniz" diye.

Fedam sizin içindir halkım.

Güleryüzle bebeklerimiz gülsün diyedir. Onurlu, namuslu bir yaşam içindir. Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkez, her milliyetten ve dinden halkım Anadolu topraklarında bağımsız özgür yaşayabilsin diyedir.

 

***

 

Fatma Koyupınar'ın Son Yazıları-3:

 

PARTİME

Öncelikle kahraman şehitlerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Önderimi, halklarımızın kurtuluş umudu Partimizi saygıyla selamlıyorum.

Partime yazarken her zaman heyecanlandım yine heyecanlıyım.

Devrimci Sol'dan Parti-Cephe'ye uzanan bir zaman içinde ailemizin içinde yer aldım. Bu zamanın büyük bölümünde tutsaktım. Her koşul altında Partim'le bütünleşmenin çabası içinde oldum. Kimi zaman bunu başardım kimi zaman başaramadım. Eksikliklerim, zaaflarım, geriliklerim oldu. Ki hala da var. Ama Partim dışında bir yaşam-ölüm düşünmedim. Hedefim yaşam boyu devrimcilikti. Bugün buna erişecek olmanın mutluluğu ve huzuru içindeyim. Ancak tek hedefim de bu değildi. Devrimciliğimde yeni insanı. Partili kişiliği yaratmaya çalıştım. Bunu başarabildim mi... Kendime hayıflanarak başaramadım diyorum. Hayallerim hep büyük oldu. Ostrovski partinin oğluydu, ben Partinin kızı olmayı istedim. Üzüntüm bunu başaramamış olmaktır. Yaşamımla, yaptıklarımla... Ama biliyorum yoldaşlarım bunu başarıyor ve daha da yüzlercesi başaracak.

Partim içinde olmanın ayrıcalığını hep taşıdım, hissettim. Çünkü yaşadığımız dünyada ve ülkemizde M-L çizgisinden taviz vermeyen, M-L'me Anadolu topraklarında hayat veren, her süreçte politika ve pratiğiyle doğruluğu defalarca kanıtlanan yegane güçtür partim.

Partim benim için hep umudu, geleceği temsil etti. İnsan olmayı, insanca yaşamayı, namuslu olmayı, vefayı, güveni, bağlılığı, sevgiyi öğretti. Alçaklıklarla dolu düzen içinde onurlu yaşamanın adıdır Partim. Geleceğin adıdır. İdeolojik-politik hattıyla, eylem çizgisiyle, adalet anlayışıyla, bu ülkede devrimi gerçekleştirecek tek güçtür.

Tarihi boyunca söylediğini yapan, yaptığını savunan, yaşamın doğrulatmadığı tek bir politikası olmayan bir partidir.

Bugün emperyalizmin azgın saldırılarıyla karşı karşıyayız. Ve büyük bir onurla, eğilip bükülmeden, çizgimizden bir milim kaymadan karşı duruyoruz. Solculuğun, sosyalizmin bayrağını taşıyoruz. Emperyalizm yok etme planları, hayalleri içinde. Bunu başaramayacağının garantisidir Partimiz. Bunun garantisidir tarihimiz, kesintisizliğimiz, 5 yıllık destanımız.

Evet bugün bir Parti-Cepheli olmanın onuru ve sorumluluğuyla yürüyorum, feda yolunda. Mutluyum çünkü ben de yaratma yolunda umudu büyütenleden olacağım. Halkıma, vatanıma umut olup düşmanımıza gücümüzün büyüklüğünü bir kez de ben göstereceğim. Parti-Cephe'yi, Parti-Cepheliler'i teslim alamayacaklarını, devrimci iradeyi yenemeyeceklerini, halkın umudunu karartamayacaklarını bir kez de ben göstereceğim. Onursuzluğu, teslimiyeti bu ülke topraklarında yeşertemeyecekler. Köle bir halk yaratamayacaklar.

Ama bir Amerikan üslerinin olmadığı, emperyalizmin kovulduğu, herkesin emeğinin hakkını alarak yaşadığı, halkımın kendi dilinde özgürce konuştuğu, kendi kaderini kendisinin tayin ettiği, Anadolu halklarının zengin topraklarımzıda barış, kardeşlik içinde, kendi kendini yöneterek, kendi kendisinin efendisi olarak yaşadığı bir ülkeyi- düzeni kuracağız. İşte ben bu inançlarla yürüyorum feda ateşine.

Partime bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Fedacı olmama onay verdiği için. Bana bu onuru yaşattığı için. Önderimi, Partimi, yoldaşlarımı çok seviyorum.

Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz

Yaşasın Feda Savaşımız

Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş

Yaşasın Önderimiz Dursun Karataş

Yaşasın Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi

Sevgi ve Saygılarımla Fatma Koyupınar.

 

***

 

Fatma Koyupınar'ın Son Yazıları-4:

 

DAYIM'A, ÖNDERİM'E

 

Saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Başta şunu söylemek istiyorum. Ho Chi Min Vietnam'ın amcası, Lenin Sovyetler'in ihtiyarıysa sende büyük ailemizin, halkımızın ve benim dayım oldun. Senin önderliğinde bir savaşçı olmaktan mutluyum, gururluyum.

Ben de bir çok yoldaşım gibi 13 Eylül ihanetinden sonra önderlik bilincine vardım. Ve o zamandan bu zamana hep benimleydin. 13 Eylül ihanetiyle öndersiz bir örgütün, halkın yenilgiye mahkum olacağını iliklerime kadar hissettim. Dünya devrim tarihinde ve günümüzde yanlış önderliğin, ya da öndersiz bir hareketin halkın yenilgilerine defalarca tanık olduk oluyoruz.

Önderlik zaferin adıdır. Önderlik devrimin, savaşmanın adıdır. Tarih önderlikler yaratmaz. Önderler tarih yaratır. Sen de bizim devrim tarihimizi yazan-yaratansın. Bizim de tarihimiz senin önderliğinde yazıldı, yazılıyor, yazılacak. Ve zaferimizin altında senin imzan olacak.

Yanında, yakınında çalışmak, sesini duymak bütün yoldaşlarım gibi benim de hayalimdi. Tanıyanlardan dinlemek dahi büyük bir mutluluktu. Bugün yazıyla ulaşacak olmak bile heyecanlandırıyor beni. Ki biliyorum beni anlıyorsun.

Sevgili Dayı; yakınında olamadım evet. Ama dediğim gibi seni hep yanımda, yanıbaşımda hissettim. Her zaman en büyük güçlerimden ,dayanaklarımdan biri oldun. Fedamı gerçekleştirirken de irademde olacaksın. Bunun mutluluğuyla sonsuzluğa ulaşacağım.

Bu mutlulukla önünde bir kez daha bağlılıkla eğiliyor, yaratan ellerinden saygıyla öpüyor, sevgiyle kucaklıyorum. Saygılarımla Fatma Koyupınar.

 

***

 

Fatma Koyupınar'ın Son Yazıları-5:

 

VASİYETİMDİR

İlk örgütlendiğimden bugüne Antep halkını silah taraklarımızla ayağa kaldıracağımızın sohbetini yapardık. Öyle elimde silahla giremedim. Ama bedenimi silah yapıp gitmek isterim doğduğum, büyüdüğüm, örgütümle tanıştığım topraklara.

Cenazem bizim geleneklerimizle, yoldaşlarımın yapacağı şekilde kaldırılsın. Bayrağımıza sarılmak, bizim türkülerimizle gömülmek isterim. Uygun olursa Bekir'in yakınlarında bir yere gömülmek isterim. Olmazsa da elden ne gelir. Toprağından toprağıma karıştırılsın. Hemen olmaz biliyorum ama ben Fidan'ın mezarına gidemedim, yoldaşlarım toprağımdan götürsün Fidan'ın mezarına.

Anam güzel ağıt yakar, mezarım başında ağıt yaksın. Ama zılgıtlarla, türkülerimizle gömüleyim.

Bir de fıstık ağacı dikilsin mezarıma. İki senede bir de olsa, mezarlıktaki su taşıyan çocuklar o ağaçtan fıstık toplayıp yesin. Fıstık mekleketidir ama her Antep'li doya doya yiyemez fıstığı.

Bir de anam bolca lahmacun yapıp dağıtsın mahalleye, en çokta çocuklara.

Başka da bir şey istemem. Sevgiler ve Saygılarımla Fatma Koyupınar.

 

***

 

Fatma Koyupınar'ın Son Yazıları-6:

 

AİLEM'e

 

Canım Anacığım, Sevgili Kardeşlerim, Canım Yeğenlerim, Eniştem, Yengelerim...

Size yıllarca hapishanelerden mektuplar yazdım. Bu mektubum ise hapishaneden yazdığım son mektup olacak. Yanınıza mektuptan önce ben geleceğim.

Biliyorsunuz ben istediğim, inandığım gibi yaşadım. Ve ölümüm de inandığım, istediğim şekilde olacak.

Sizlere yıllarca elimden geldiğince mücadelemizi, savaşımızı anlatmaya çalıştım. Zaten uzak değildiniz, bilmiyor değildiniz. Daha çocukluğumda devrimci cenazelerine girerdiniz. Tanıdığınız, sevdiğiniz bir çok yoldaşımın şehitliğine üzüldünüz, anam ağıtlar yaktı onlar için.

Söylediğim gibi ben inandığım, istediğim gibi yaşamış olmaktan mutluyum. Parti-Cephe'li olmanın onurunu, mutluluğunu yaşadım. Ama sizler bütün halk gibi hak etmediğiniz bir yaşam sürdünüz, sürdürüyorsunuz. Gurbetle, ayrılıklarla, yoksulluklarla, acılarla dolu bir yaşam. Bunları da anlatmayacağım size çünkü yaşadınız, yaşıyorsunuz zaten. Böyle bir yaşamı siz de hak etmiyorsunuz, halkımız da hak etmiyor. Bilin ki devrimciliğimin bir nedeni de budur.

Anacığım, babam da sen de bize onurlu yaşamayı, başladığı işi yarım bırakmamayı, yolundan dönmemeyi öğrettiniz. Hep yanımızda oldun, hapishane kapılarında bekledin. Anaların hakkı ödenmezmiş ya anacığım. Helal süt emdim. Senin de, acı çeken bütün analarımızın da hakkını helal edeceği bir yaşamı, ölümü seçtim. Huzurluyum bu yüzden.

Devrimciliğime saygı gösterdiniz. Başı dik gezdiniz. Şehitliğimle de başı dik gezeceksiniz. Sizden son isteğim hep olduğunuz gibi bundan sonra da düşmanın karşısında dik durun. Cenazemi Parti-Cephe'nin geleneklerine uygun, yoldaşlarımın istediği gibi kaldırın.

Canım anacağım önce babamın mezarına gömüleyim dedim. Ama orası senin hakkındır.

Üzülmeyin demiyorum, biliyorum üzüleceksiniz. Ateşim düştüğü yeri yakmayacak sadece, gün gelecek devran dönecek memleketin dört bir yanında bütün düşmanlarımızı yakacak.

Canım Ailem; beni sevdiğiniz gibi sevin yoldaşlarımıda. Umut onlarda, P-C'mizde.

Hepinizi ayrı ayrı, tek tek sevgiyle kucaklıyorum. Bilin ki sizi çok sevdim. Beni düşündüğünüzde hep gülün. Sevgilerimle Kızınız, bacınız, halanız, teyzeniz... Fatma Koyupınar.

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...


2000-2007 Büyük Direnişi:


Yoldaşları, yakınları Fatma Koyupınarı Anlatıyor:

 

 

Geri